03 Haziran 2024

ATATÜRK İLKELERİ

Atatürk devletçiliği liberalizm karşıtlığı veya sosyalizm karşıtlığı değildir, Atatürk devletçiliği saf liberalizm veya saf sosyalizm değildir, Atatürk ilkelerinden halkçılık halk arasındaki farklara bakmaksızın halkı bir bütün kabul eder, Atatürk ilkelerinden inkılâpçılık sürekli olarak pozitif yönde değişim ve gelişimdir, Atatürk ilkelerinden laiklik dinler veya mezhepler adına devlet işlerine müdahale etmemektir, Atatürk ilkelerinden milliyetçilik ırk ayırımcılığı değildir, Atatürkçülük bir düşünceler bütünüdür, Atatürkçülük din veya ideoloji değildir

[UYGULAMAG YAZISI] ATATÜRK İLKELERİ

ATATÜRK İLKELERİ

# Atatürk İlkeleri’yin anlamak, yorumlamak, anlatmak biçimleri; kişilere köre, az-çok farklı olabilmiş. Mun turum, çeşitli nedenlerden kaynaklanmış olabilir. Kimi yorumlarda, kendileriŋ içlerde, kimi çelişkiler de olabilmiş.
— Konuk Yazar 4 —
İstanbul Agızı Biçimi
Türkçe-21 Biçimi
CUMHURİYETÇİLİK • Cumhuriyetçilik, devlet yönetiminde millî egemenliği, millî iradeyi ve özgür seçimi esas kabul eden ilkenin adıdır. Bu ilkenin yönetim biçimi ve siyasal rejim olarak ifadesi, cumhuriyettir.
CUMHURİYETCİLİK • Devlet yönetimide; millî egemenlikin, millî iradeyin, özgür seçimin esas kabul eten ilkeyiŋ ad ér. Yönetim biçimi ve siyasal rejim olarak bu ilkeyiŋ ifade, cumhuriyet ér.

[Devlet yönetimi biçimi, Cumhuriyet ér.]
MİLLİYETÇİLİK • Atatürkçülüğün en önemli ilkelerinden biri de milliyetçiliktir. Bu ilke, Millî Mücadele’nin doğuşunda ve başarıya ulaşmasında başlıca rolü oynamıştır; zira yeni kurulan devlet, artık milletler topluluğuna değil, sadece Türk unsuruna dayanıyordu, bu sebeple ulus devletti, millî bir devletti.
MİLLİYETCİLİK • Atatürkçülük’üŋ en önemli ilkelerden biri de milliyetçilik ér. Bu ilke, Millî Mücadele’yiŋ toguşta ve munuŋ başarıya ulaşmagda başlıca rolün oynadı. Çünkü yeni kurulan devlet, artık milletler toplulukuya tayanyır émez édi; sadece Türk unsuruya tayanyır édi. Mundun, ulus devlet édi, millî bir devlet édi.

[Halk arasıda kimi farklılıklar olsa bile; Türkiye halkı, tek millet ér. Millet ve ülke yararı, öncelikli ér.]
HALKÇILIK • Halkçılık ilkesi, Türk toplumunda birey, aile, zümre ve sınıf egemenliğinin olamayacağı, bütün millet bireylerinin yasa önünde eşitliği esasına dayanır.
HALKCILIK • Halkçılık ilkesi, mon esasa tayanır: Türk toplumuda; birey, aile, zümre, sınıf egemenlikleri olamacak. Bütün millet bireyleri, yasa önüde eşit ér.

[Halk arasıda, ayrıcalıklı kişiler ve sınıflar yok ér. Eşitlik ve adalet var ér.]
DEVLETÇİLİK • Kurtuluş Savaşı’ndan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, memleketin en kısa zamanda kalkınması sürecinde, özellikle ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı bazı işleri devletin üzerine alması esasına dayanır.
DEVLETÇİLİK • Kurtuluş Savaşı’dan ve Türkiye Cumhuriyeti’yiŋ kuruluştan sonra, memleketin en kısa zamanda kalkındırmag süreçiye keçildi édi. Özelleyi ekonomik alanda, “bireyler yapamacak bazı işlerin, devlet, kendiyiŋ üzere alır” esasıya tayanır.

[Her hängi bir işin, özel sektör yapamayır ése, devlet yapar. Devlet, tüzenleyici ve yol közderici ér.]
LAİKLİK • Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinî inançların devlet yönetiminde ve siyasette rol oynamaması esasına dayanır.
LAİKLİK • Diyn ve devlet işleriyin ayırmag; “diynsel inançların devlet yönetimiye ve siyasete karıştırmamag” esasıya tayanır.

[Diyn ile devlet işleri ayrı ér. Kişiler ve kurumlar, diynler ve mezhebler adıya, devlet işleriye müdahale etemez. Ülkede, diyn ve inanç özgürlükü var ér.]
İNKILAPÇILIK • Bir toplumun önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirmesi atılımıdır.
İNKILAPÇILIK • “Toplum, kendiyiŋ (eskimiş) önemli kurumların kısa sürede tegiştirip kendiyin yenileştirmeli” anlayışı ér.

[Eskiyip işlevsiz kalmış yöndemler, en kısa zamanda iyileştirilmeli veya tegiştirilmeli.]
pikarekoleji.com/ataturk-ilkeleri/ataturk-ilkeleri.html
Türkçe-21 Biçimi: — Konuk Yazar 4 —

# “zira yeni kurulan devlet, artık milletler topluluğuna değil, sadece Türk unsuruna dayanıyordu” sözleri, kişisel bir yorum ér, kibi körünyür. Çünkü Atatürk monca timiş; “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir”. Belki monca bir yorum yapılabilir, kibi körünyür: “Yeni kurulan devlet, esas olarak Türk unsuruya tayanyır édi. Fakat Türk émez unsurlar dahil tüm Türkiye halkıyın, eşit vatandaşlar olarak köryür édi”. Tabi, bu da beniŋ (Konuk Yazar 4) yorum ér.
ATATÜRKÇÜLÜK; DİYN Mİ, İDEOLOJİ Mİ?

Diynler, kenelde monca tir lär; “tek togru yol ér män”, “başka diynler, hükümsüz ér” veya “benden önceki diynler, artık hükümsüz ér”. “Kimi konularda, yanılmış olabilir män” tiyen diyn yok ér.

İdeolojiler, kenelde monca tir lär; “alanımdakı tek togru yolun ortaya koydu män”. “Alanımdakı kimi konularda, yanılmış olabilir män” tiyen ideoloji yok ér.

Diynler de ideolojiler de tegişmege ve kelişmege kapalı olur lär. Kimi “yeni” konularda, [tegişmez ve kelişmez olan önceki hükümler ile çelişmemek koşulu ile] yeni hükümler koymaga izin vermiş olsa lär bile. Yani diynlerde ve ideolojilerde, kurucularcag koyulmuş hükümlerde; başka kişiler, tegişim ve kelişim yapamaz lär. Kurucularcag koyulmuş hükümlerde; başka kişiler, tegişim ve kelişim yapar lär ése; başka bir diyn veya başka bir ideoloji, ortaya çıkmış olur.

Atatürk, monca timiş:

Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü güçlükler önünde, belki amaçlara tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.

(Hamdullah Suphi Tanrıöver’den naklen, Cemal Kutay, Mustafa Kemal’in Ufuktaki Manevî Mirasçısı ile Sohbet, s. 2-3; İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi, s. 13)

atam.gov.tr/duyurular/ataturke-gore-ataturk
O halde, Atatürkçülük; diyn veya ideoloji émez. Atatürkçülük, “kelişmege açık tüşünceler bütünü” ér ärinç. Atatürk’üŋ fikirlerden, herkes yararlanabilir ärinç.

# Atatürk, bir teorisyen kibi çalışmamış ärinç; bir akademisyen kibi çalışmış ärinç. Äniŋ amaç, bir teori kurmak olmamış ärinç. Közlemlemek, ögrenmek, anlamak, bilmek ve togru işler yapmak istemiş ärinç.

# “nass”, fıkıh terimi olarak da kullanılan bir kelime ér. Fakat yukarıdakı alıntı, “fıkıh metni” émez. Ulayı yukarıdakı alıntıda, “nass” kelimesi, “fıkıh terimi” olarak kullanılmış olamaz. Yukarıdakı alıntıda, “nass” kelimesi; “kural” anlamıda kullanılmış ärinç. Mun turumda, yukarıdakı alıntıda, “nass-ı katı” tamlamagı da mon anlama kelir ärinç; “katı kural, tegişmez kural, keliştirilmege kapalı kural”.

# Mun tamlamag; Osmanlıca grameriye köre “nass-ı katı” veya “nass-ı kat’î” olur. Türkçe grameriye köre “katı nass” veya “kat’î nass” olur. Arabca grameriye köre “nassun kat’iyyun” kibi olur.


— Konuk Yazar 4 —
EK BİLGİ - ALINTILAR

“Anadolu Üniversitesi Yayınları”dan:

ÖZET - Ulusçuluk en önemli Atatürk ilkelerinden biridir. [...] Ulusçuluğu kavrayabilmek için ilkönce ulus denilen olguyu tanımlamak gerektir. İnsanlığın toplu yaşama biçimlerinden en üstünü olan ulusta ırk, dil, din gibi bazı ortak ölçüler aranırsa da bunlar tek başlarına veya birlikte ulus olgusunu meydana getirmek için her zaman yeterli olmayabilirler. Zira bu ölçüler dışında ama ulusluk nitelikleri çok güçlü toplumlar da vardır. Bu nedenle ulusu oluşturan temel öge, bireyleri birbirine bağlayan geçmiş ve gelecekte de birlikte yaşamak duygusudur. Bu duyguya sahip olmaya ise ulusçuluk denir. [...] Türk ulusçusu diğer bütün ulusların aynı haklara sahip olduklarını bilir ve onlara saygı gösterir. Türk ulusu bütün insanlığın bir ailesi olarak temeline insan sevgisini koymuştur. Bu bakımdan Atatürk ulusçuluğu ırkçılığa kesinlikle yer vermez. [...]

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI NO: 998-1032
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I-II
ÜNİTE 25, Atatürk İlkeleri (2) / Milliyetçilik (Ulusçuluk)


[Türk Dil Kurumu] “sozluk.gov.tr”den:

Atatürkçülük

1. Atatürk’ün düşünce ve uygulamalarından kaynaklanan, devletin bağımsızlık ve bütünlüğünü, millî egemenliğini, kişi özgürlüğünü, çağdaş olmayı amaçlayan, akla, bilime ve gerçeğe dayanan, evrensel ağırlıklı, geleceğe yönelik, birbiri ile uyumlu amaçlar, uygulamalar ve ilkeler bütünü; Kemalistlik, Kemalizm.

2. Bu ilkeye bağlılık.

milliyetçilik

Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı; ulusçuluk, ulusalcılık, milliyetseverlik, milliyetperverlik, nasyonalizm.

devletçilik

1. Bir milletin yönetimle ve ekonomiyle ilgili işlevlerinin devletçe birleşik bir yönetim altında bütünleştirilmesi siyaseti ve öğretisi, liberalizm karşıtı.

2. felsefe Genellikle devleti töre, kültür, hukuk vb.nin kaynak ve taşıyıcısı olarak görme eğilimi.

sozluk.gov.tr [Türk Dil Kurumu]
# Türk Dil Kurumu, “genel kavram olarak devletçilik”in tanımlamış, kibi körünyür.

# Bence (Konuk Yazar 4), “Atatürkçülük” ile “Kemalizm”, farklı şeyler ér. Kemalizm, “Atatürk’üŋ körüşlerden de yararlanarak oluşturulmuş bir ideoloji”yiŋ isim olabilir. Kemalizm, bir ideoloji olsa bile; Atatürkçülük, ideoloji émez. İdeolojiler, katı veya sabit sınırlar çizer lär. Atatürkçülük, katı veya sabit sınırlar çizmez; “Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır.” Fakat mun turum, “Atatürkçülük’te, belirgin hiç bir tüşünce veya körüş yok ér” anlamıya kelmez.
“atam.gov.tr”den:

Türkiye’nin uyguladığı devletçilik sistemi

1935 Ağustos ayında Uluslararası İzmir Fuarı’nın açılışına gönderdiği mesaj:

Türkiye’nin uyguladığı devletçilik sistemi, on dokuzuncu yüzyıldan beri sosyalizm kuramcılarının ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye’nin gereksinimlerinden doğmuş, Türkiye’ye özgü bir sistemdir.

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Bireylerin özel girişimlerini ve faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin bütün gereksinimlerini ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında yüzyıllardan beri bireysel ve özel girişimlerle yapılamamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve kısa bir zamanda yapmayı başardı.
Bizim izlediğimiz bu yol, görüldüğü gibi, liberalizm’den başka bir yoldur. 1935 (Ulus gazetesi, 23.8.1935, s. 5) [...]

Devlet ve bireyin faaliyet alanları

Herhalde devletin, siyasal ve fikrî hususlarda olduğu gibi bazı ekonomik işlerde de düzenleyiciliğini ilke olarak kabul etmek uygun görülmelidir.

Bu takdirde karşı karşıya kalınacak güçlük şudur: Devlet ile bireyin karşılıklı faaliyet alanlarını ayırmak. Devletin bu husustaki faaliyet sınırını çizmek ve bu hususta dayanacağı ilkeleri belirlemek; diğer taraftan, vatandaşın bireysel girişim ve faaliyet özgürlüğünü sınırlamamış olmak, devleti yönetmeye yetkili kılınanların düşünüp belirlemesi gereken sorunlardır.

İlke olarak, devlet bireyin yerine geçmemelidir. Fakat “Bireyin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır.”

Bir de bireyin kişisel faaliyeti, ekonomik ilerlemenin esas kaynağı olarak kalmalıdır. Bireylerin gelişmesine engel olmamak, onların her görüş noktasından olduğu gibi, özellikle ekonomik alandaki özgürlük ve girişimleri önünde devlet kendi faaliyetiyle bir engel oluşturmamak, demokrasi ilkesinin en önemli esasıdır.

O halde diyebiliriz ki “Birey gelişiminin engel karşısında kalmaya başladığı nokta, devlet faaliyetinin sınırını oluşturur.” Buna göre, “Genellikle, zaman ve mekânda daimî bir özel nitelik gösteren ekonomik bir işi, devlet üzerine alabilir.” Örneğin; bir iş ki büyük ve düzenli bir yönetimi gerektirir ve özel bireyler elinde tekelleşmeye uğramak tehlikesini gösterir veya genel bir gereksinimi karşılar, o işi devlet üzerine alabilir.

Madenlerin, ormanların, kanalların, demiryollarının, deniz ulaşım şirketlerinin devlet tarafından yönetimi ve para çıkaran bankaların millileştirilmesi; yine su, gaz, elektrik ve benzerlerine ait işlerin yerel yönetimler tarafından yapılması, yukarıda açıkladığımız türden işlerdir. [...] 1930 (Afetinan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 441-445)

Türk halkının toplumsal yapısı

Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil ve fakat bireysel ve toplumsal yaşam için işbölümü bakımından çeşitli çalışma gruplarına ayrılmış bir topluluk olarak düşünmek, esas ilkelerimizdendir. [...] 1931 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s. 550)

Malî bağımsızlık ve dış borçlanma

[...] Malî bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin ekonomik yapı ile orantılı ve denk olmasıdır. Bu nedenle, devlet yapısını yaşatmak için dışarıya başvurmaksızın memleketin gelir kaynaklarıyla yönetimi temin çare ve önlemlerini bulmak, gereklidir ve mümkündür. En üst derecede tutumluluk, millî özelliğimiz olmalıdır.

Geçmişin ve düşmanların, memleket ve milletimizi bütün uygarlık dünyasıyla birlikte ileriye götürmekten alıkoymuş olan zincirleri, bugün bizi, az zamanda olağanüstü girişimlerde ve çalışmalarda bulunmaya zorluyor. Ancak, bu zorunluğun tatmini ve kayıpların karşılanması bugünkü maliye gücümüzün üstündedir. Bundan dolayı hükümetimizin, her uygar devlet gibi dış borçlanmalar yapmasına gerek vardır.

Şu kadar ki ödünç alınan yabancı paralarını, şimdiye kadar Babıâli’nin yaptığı şekilde, ödemeye mecbur değilmişiz gibi, amaçsız harcama ve kullanma ile borçlarımızın yükünü artırarak malî bağımsızlığımızı tehlikede bırakmaya kesin şekilde karşıyız. Biz, memlekette bayındırlığı, üretimi ve halkın refahını temin edecek, gelir kaynaklarımızı geliştirecek verimli borçlanmalara taraftarız. 1922 (Atatürk’ün S.D.I, s. 222-223) [...]

Yabancı sermaye

Memleketimizi bugünkü uygarlığın gerektirdiği dereceye bir an evvel eriştirmek için yalnız milletin sermayesi, milletin bilimsel ve teknik girişimleri kâfi gelmez. Dışarının sermayesine, uzmanlığına da gereksinimimiz vardır.

Bu noktada dar bir milliyetçilikten çıkıyoruz; biraz daha geniş milliyetçi oluyoruz. Yabancı sermayesinden yararlanacağız.

Devletin bağımsızlığı, milletin egemenliği ve bütün yaşamsal gerekleri ve yeteneği korunmuş olmak şartıyla, yalnız korunmuş olmak şartıyla değil, o şartları pekiştirme amacıyla yabancı sermayesinden yararlanma söz konusu olabilir. Ancak, benliğimize ve varlığımıza hiçbir zarar vermeksizin dışarının sermayesi memleketimize girebilir.

Demek ki, memlekete yabancı sermayesinin girmesi birtakım sınırlamalara, şartlara bağlıdır. Birinci derecede önemle göz önünde tutulacak şey, bağımsızlığımızın ve iç durumumuzun düşürülmesine yönelik herhangi siyasal bir görüşe sahip olanları memlekete sokmamak... 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 2-3.2.1930) [...]

atam.gov.tr/duyurular/ekonomi-ve-kalkinma

# Atatürk İlkeleri, Atatürk’e ilit ér. Başka herhängi bir kişiyiŋ veya kurumuŋ tekelde émez lär. Benimsemek ile tekelde tutmak, farklı şeyler ér ärinç. Kişilere ve kurumlara köre tegişebilen yorum farklarıyın ymä fazla abartmamak uygun olur ärinç.

# “Falan azu filan, ideoloji azu inanç taraftarları; Atatürkçü olamaz” tiye bir sınırlamag koymag ymä uygun tügül ärinç. Çünkü Atatürkçülük, diyn de ideoloji de émez ärinç.


# Atatürk’üŋ ekonomi anlayışı, liberalizm ymä sosyalizm ymä émez. Munun Atatürk kendisi ymä belirtmiş.

Fakat monca tiyilebilir kibi körünyür; “Atatürk’üŋ ekonomi anlayışı, monca ér; zorunlu turumlarda, ekonomik faaliyetlere devlet ymä kirer liberalizm.” Çünkü ekonomide, bireyleriŋ özel kirişimlerin ve faaliyetlerin, esas tutmuş; devletiŋ kirişimlerin ve faaliyetlerin, esas tutmamış. Azuca liberalizm’e daha yakın ér, kibi körünyür. (Sosyalist hiziplerin üzmek kibi bir çabam yok.)

# Atatürk’üŋ ekonomi anlayışı da uzun uzun inceleyilmege teger bir anlayış ér ärinç.

aforoz, anarşi, anarşist, anarşizm, aristokrasi, asimilasyon, cumhuriyet, cumhuriyetçilik, demokrasi, demokrat, devlet, devletçilik, devrim, devrimci, devrimcilik, din, engizisyon, faşizm, halk, halkçılık, hükûmet, hürriyet, ırk ayrımı, ırk, ırkçılık, ihtilal, ihtilalci, inkılap, inkılapçı, inkılapçılık, kâfir, kapitalizm, kartel, komünist, komünizm, laik, laiklik, liberal, liberalizm, mezhep, millet, milliyet, milliyetçilik, monarşi, monopol, nasyonal sosyalizm, nasyonalizm, oligarşi, özgürlük, özgürlükçü demokrasi, padişah, rejim, saltanat, sermaye, sermayeci, sermayecilik, sosyal demokrasi, sosyalizm, tekel, tekfir etmek, teokrasi, toplumculuk
# Bu yazı, siyasal ve hukuksal anlamda öneri ve eleştiri içermez.
# Bu yazıda, hatalar var olabilir.

— Konuk Yazar 4 —

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder