gizli özne, gösterilmemiş özne, paragrafta tek özne, Türkçe reçete
TÜRKÇE213 [08] PARAGRAFTA TEK ÖZNEPARAGRAFTA TEK ÖZNE
“PARAGRAFTA TEK ÖZNE” UYGULAYILMAMIŞ ANLATIM |
“PARAGRAFTA TEK ÖZNE” UYGULAYILMIŞ ANLATIM (Türkçe-21 biçimde) |
TÜRKÇE REÇETE | TÜRKÇE REÇETE |
Belkıs, geniş yatağında, mavi ipek kaplı yorganının altında
sıkılmış bir yumruk gibi yusyumru yatıyordu. Sabahleyin vurdumduymaz
kocasıyla yine bir fasıl gürültü etmişti. şimdi sinirleri çekiliyor,
kalbi sızlıyor, başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Kendi kendine:
- Ölüyor muyum? dedi. Bağırmak, geceliğini parçalamak, yerlere atılmak istiyordu. Fakat ağır bir kâbus hareketsizliğiyle bir şey yapamıyor, dişlerini sıkıyor, zangır zangır titriyor, inim inim inliyordu. Feryatlarını, Eleni ta aşağıdan işitti. İmdadına koştu. - Hanımcığım, ne oluyorsunuz? diye yorganı kaldırdı. (...) - Hayır, hayır... Telefona koş! Doktor Şerif’i çağır... “Hanım son nefesini veriyor!” de. (...) |
Belkıs, kendiyiŋ keniş yatakta, mavi ipek kaplı yorganıŋ altta,
sıkılmış yumruk kibi, yusyumru yatyır édi. Sabahleyin, kendiyiŋ
aldırışsız koca ile, yine bir fasıl gürültü etmiş édi. Şimdi äniŋ
sinirler çekilyir, äniŋ yürek sızlayır, äniŋ baş çatlacak kibi
agrıyır édi. Kendi kendiye [Kendiyiŋ öze]:
- Ölyür mü män? tidi. Bagırmak, kendiyiŋ tünlükün parçalamak, yerlere atınmak isteyir édi. Fakat agır kâbus hareketsizliki ile neŋ neme yapamayır, kendiyiŋ tişlerin sıkyır, zangır zangır titreyir, inim inim inleyir édi. Äniŋ feryatların, Eleni, ta aşagıdan işitti. Äniŋ imdada koştu. - Beniŋ hanımcık, ne olyur séz? tiye yorganın kalkırdı. (...) - Yo! Yo! Telefona koş! Doktor Şerif’in çagır... “Beniŋ hanım, son nefesin veryir!” ti. (...) |
Doktor Şerif onun biraz akrabasıydı.
Şimdiye kadar hiç kendisini göstermemişti. Ama herkesten methini
işitiyordu.
“Kadın hastalıkları” uzmanıydı.
İki sene evvel okuldan çıkmış, pek büyük bir şöhret kazanmıştı.
“İnsanı lafla iyi ediyor...” diyorlardı.
Belkıs çok beklemedi.
Yarım saat geçmeden iri yarı, şuh bir delikanlı odaya girdi.
Karyolanın yanına konulan koltuğa oturdu.
Belkıs hala inliyordu.
Teklifsizce yorganı kaldırdı. - Neniz var, Belkıs Hanım? - Ah doktor, siz misiniz? (...) |
Doktor Şerif, Belkıs’a biraz akraba édi. “Kadın hastalıkları”
uzmanı édi. ☺ İki sene önre okuldan çıkmış, pek büyük şöhret
kazanmış édi.
“İnsanın lâf ilen iyi etyir...” tiye anılyır édi.
Belkıs, änä, şimdiye kadar kendiyin hiç közdermemiş édi. Ama änä olan medihlerin [äniŋ övülmeglerin] herkesten [çok kişilerden] işityir édi. Çok beklemedi. Yarım saat keçmeden iri yarı, şen delikanlı; odaya kirdi. Karyolayıŋ yana koyulan koltuka oturdu. Belkıs’ın inleyir körünce, teklifsizce yorganın kalkırdı. - Siziŋ ne var, Belkıs Hanım? - Ah doktor, siz mi séz? [Ah doktor, siz mi än?] (...) |
Doktor Şerif gülümsedi. Yazmaya başladı.
Belkıs yan gözle yazdığına bakıyordu: - A! Doktor, Türkçe mi yazıyorsunuz? dedi. - Evet. - Türkçe reçete olur mu hiç? - Niçin olmasın? - O halde siz de demek mutaassıp Türkçülerdensiniz?! - Hayır. - Ee, niçin Türkçe yazıyorsunuz? - Yapacak eczacı belki Fransızca el yazısı okuyamaz diye... (...) |
Doktor Şerif, külümsedi. Yazmaga başladı. Belkıs, yan köz ile, yazyır än yazılara bakyır édi: - A! Doktor, Türkçe mi yazyır séz? tidi. - He. - Türkçe reçete mi olur? - Nege olmasın? - O halde siz, mutaassıp Türkçülerden ér ärinç?! - Yo. - Eee, nege Türkçe yazyır séz? - Yapçak eczacı, Fransızca el yazısı okuyamaz belki tiyin... (...) |
Doktor, yazdığı kâğıda imzasını da attıktan sonra hastasına
uzattı: “Belkıs Hanım fena halde asabından rahatsızdır. Başındaki ağrı, midesindeki bulantı, vücudundaki kırıklık geçmek için derhal şu önlemler alınacak: Her sabah soğuk su ile ellerini, yüzünü yıkamak. Moda gazetelerinde gördüğü son şekil iki tayyörü hemen terziye ısmarlamak. (...)” |
Doktor, kendi yazdı kâğıta imza da attı, sonra hastaya
uzattı: “Belkıs Hanım, fena halde kendiyiŋ asabdan rahatsız ér. Baştakı agrı, midedeki bulantı, vücuttakı kırıklık keçmek için, derhal mon önlemler alılcak: Her sabah soguk su ilen ellerin, yüzün yıkamak. Moda gazeteleride kördü än son şekil iki tayyörün, hemen terziye ısmarlamak. (...)” |
Ömer Seyfettin’in “Türkçe Reçete” adlı hikâyesinden alıntıdır. |
Ömer Seyfettin’iŋ “Türkçe Reçete” adlı hikâyeden alıntı ér. |
# Kâğıta basımda, kağıt tasarrufu tüşüncesi olur ése; kib ¶ işareti ilen monca ymä olabilir:
Doktor Şerif, Belkıs’ıŋ biraz akraba édi. “Kadın hastalıkları” uzmanı édi. ☺ İki sene önre okuldan çıkmış, pek büyük şöhret kazanmış édi. “İnsanın lâf ilen iyi etyir...” tiye anılyır édi. ¶Belkıs, şimdiye kadar änä közderinmemiş édi. Ama neŋneŋ kişilerden, äniŋ övülmeglerin işityir édi. Çok beklemedi. ¶Yarım saat keçmedi kän iri yarı, şen delikanlı; odaya kirdi. Karyolayıŋ yana koyulan koltuka oturdu. Belkıs’ın inleyir körünce, teklifsizce yorganın kalkırdı.
“Paragrafta tek özne” yöndemiyin her paragrafta, her metinde uygulamak mümkün-uygun olmayabilir. Anlatımın ve anlaşılırlıkın artırmak için; uygulamak mümkün-uygun olan yerlerde kullanılabilir.
Türkçe-21 Sitesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder