Osmanlıda kardeş katli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osmanlıda kardeş katli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Haziran 2024

OSMANLI VE KARDEŞ KATLİ

bilimsel hukuk, cülus töreni, ekber ve erşed sistemi, Eyüp sultan, Fatih kanunnamesi, İslam hukuku, kardeş katli ne zaman başladı, kardeş katli şeriata uygun mu, kardeş katlini kim kaldırdı, örfi hukuk, padişah birinci Ahmet, saltanat, sultan Ahmet cami, şehzade katli, veliaht, veraset sistemi

[UYGULAMAG YAZISI] KARDEŞ KATLİ

OSMANLI’DA KARDEŞ KATLİ

ISTANBUL AGZI BİÇİMİ
TÜRKÇE-21 BİÇİMİ
I. Ahmed I. Ahmed
[...] [...]
Şehzadeliği Äniŋ şehzadelik
I. Ahmed 18 Nisan 1590 tarihinde babası Şehzade Mehmed’in sancak beyi olduğu Manisa şehrinde doğdu. I. Ahmed, 18 Nisan 1590 tarihide, Manisa şehride togdu. Äniŋ baba Şehzade Mehmed, orada sancak beyi édi.
Annesi Handan Sultan’dır. Äniŋ ana, Handan Sultan ér.
1595 yılına gelindiğinde dedesi III. Murad vefat edince babası III. Mehmed ile beraber İstanbul’a geldi. Kendisinden önce Selim, Cihangir ve Mahmud isminde üç ağabeyi daha olan Şehzade Ahmed ve ikinci eş durumunda olan annesi Handan Sultan güçsüz bir konumdaydılar. 1595 yılıda, äniŋ dede III. Murad vefat etti. Ulayı äniŋ baba III. Mehmed ile beraber, İstanbul’a keldi. Selim, Cihangir, Mahmud adlı äniŋ üç içi daha var édi. Äniŋ ana Handan Sultan, ikinci eş turumuda édi. Mundun Şehzade Ahmed ve Handan Sultan, küçsüz konumda édi lär.
Fakat Şehzade Selim ve Şehzade Cihangir’in erken ölümü ile Şehzade Mahmud en büyük şehzade olarak veliaht ilan edildi. Şehzade Selim ve Şehzade Cihangir, erken öldü lär. Ulayı Şehzade Mahmud, veliaht ilan etildi; en büyük şehzade ér tiyin.
Fakat Şehzade Mahmud’un annesi olan Halime Sultan’ın müneccime oğlunun tahta çıkması konusunda soru sorduğu mektup Safiye Sultan’ın eline geçince, muhtemelen Handan Sultan ile de iş birliği yapan Safiye Sultan torununu öldürmesi için oğlu Sultan Mehmed’i ikna etti. Şehzade Mahmud’uŋ ana Halime Sultan, mektub ilen müneccime, bir soru sormuş édi. Kendiyiŋ oguluŋ tahta çıkmag konusuyun soryur édi. Fakat ol mektub, Sultan Mehmed’iŋ ana Safiye Sultan’ıŋ ele keçti. Ulayı Mahmud’uŋ da büyükana Safiye, Mahmud’un öldürmege, Sultan Mehmed’in ikna etti. Safiye, Şehzade Ahmed’iŋ ana Handan ile de iş birliki yapmış édi belki.
Tahta kast edebileceği yönünde dedikoduların artması üzerine III. Mehmed’in emriyle 7 Haziran 1603 günü Şehzade Mahmud dairesinde boğduruldu. “Mahmud, Tahta kast etebilir” yönüde dedikodular arttı édi. Ulayı III. Mehmed emir verdi; 7 Haziran 1603 künü, Şehzade Mahmud, kendiyiŋ dairede bogduruldu.
Böylece hiç umut yokken Şehzade Ahmed’e tahtın yolu açıldı. Muncalanın neŋ umut yok édi kän Şehzade Ahmed’e taht yolu açıldı.
Aradan 6 ay kadar geçtikten sonra da babası Sultan Mehmed aniden öldü. Aradan 6 ay kadar keçti kän äniŋ baba Sultan Mehmed, aniden öldü.
Şehzade Ahmed kendisini yetiştiren annesi sebebiyle oldukça dindar bir padişah olarak bilinir ve yaptırdığı Sultan Ahmet Camii de bunun bir nişanesi sayılabilir. Şehzade Ahmed, kendiyin yetiştiren kendiyiŋ anne sebebi ile oldukça dindar bir padişah olarak bililir. Yaptırdı än Sultan Ahmet Camii de munuŋ nişane sayıla ur.
Saltanatı Äniŋ Saltanat
Babası III. Mehmed’in vefatı üzerine hemen ertesi gün apar topar vuku bulan cülus töreni 22 Aralık tarihinde ya da 21 Aralık 1603 Pazar günü sabahı gerçekleşmiştir. Äniŋ baba III. Mehmed ölünce, hemen erte kün, apar topar cülus töreni oldu. Tören, 22 Aralık künü oldu kük azu 21 Aralık 1603 Pazar künü sabahı oldu kük.
Nasıl ki babası kendinden evvelki sultanlara nazaran en genç yaşta hayatını kaybetmiş hükümdar ise I. Ahmed de o vakte kadar babasının vefatıyla tahta geçenlerin arasındaki en genç hükümdardır. Äniŋ baba, kendiden evvelki sultanlara baka, en kenç yaşta ölmüş hükümdar ér. I. Ahmed de ol vakite tegi, kendiyiŋ baba öldü tiyin tahta keçenler arasıdakı en kenç hükümdar ér.
Eyüp Sultan’da kılıç kuşanarak tahta geçen ve I. Süleyman’dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edilen I. Ahmed ilk yıllarında daha pasif bir padişahlık sürdürdü. I. Ahmed, Eyüp Sultan’da kılıç kuşanarak tahta keçti. I. Süleyman’dan sonrakı padişahlar arasıda, devlet işleri ile yogun şekilde ugraşan ilk padişah olarak kabul etilir. I. Ahmed, ilk yıllarda, sonrakı yıllara köre, daha pasif padişahlık sürdürdü.
[...] [...]
Islahatlar Islahatlar
Yeni Veraset Sistemi Yeni Veraset Sistemi
I. Ahmed saltanatında hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli kanununu kaldırmıştır. Sultan I. Ahmed, hanedan veraset sistemiyin tegiştirdi. Azuca kardeş katli kanunuyun, yürürlükten kalkırdı. [kalk—ır—dı]
Yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini (Ekber ve erşad sistemi) getirmiştir. Äniŋ yere, “ekber ve erşad sistemi”yin ketirdi. “Ailedeki akıl başta en büyük üye, padişah olur” sistemi ér.
Bu yeni kanunun şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının taht için gerçekleştirilen kardeş katlinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır. Bu yeni kanun, Osmanlı tarihide çok büyük önem taşır. Şehzadeler arasıdakı rekabetin, taht kavgalarıyın, taht için yapılan kardeş katliyin önlemeg açısıdan, önemli ér mun kanun.
Ekber ve erşed sistemi Ekber ve erşed sistemi
I. Murad döneminde Şehzade İbrahim ve Halil’in boğdurtulmasıyla başlayıp Fatih Sultan Mehmed döneminde kanunlaşan kardeş katli kanununu kaldırmıştır. I. Murad tönemide, İbrahim ve Halil şehzadeler bogdurulup kardeş katli başlatıldı édi. Kardeş katli, Fatih Sultan Mehmed tönemide kanunlaştı édi. I. Ahmed, mun kanunun, yürürlükten kalkırdı.
Yerine Ekber ve erşad sistemini (ailenin aklı başında olan en büyük üyesi) getirmiştir. Äniŋ yere, “ekber ve erşad sistemi”yin ketirdi. “Ailedeki akıl başta en büyük üye, tahta çıkar” sistemi ér.
Böylece oğullarından üçü padişah olmuştur. Ulayı, äniŋ ogullardan üçü, padişah oldu.
Bunlar sırası ile II. Osman, IV. Murad ve İbrahim’dir. Munlar, sıra ile II. Osman, IV. Murad, İbrahim ér.
Ayrıca kardeşi I.Mustafa’yı da önceki padişahlar gibi öldürtmemiş, yaşamasına izin vermiştir. Ayrıca önceki padişahlar kibi olmadı; kendiyiŋ kardeş I.Mustafa’yın da öldürtmedi, äniŋ yaşamaga izin verdi.
Nitekim kardeşi Mustafa da padişah olmuştur. Sonra, äniŋ kardeş Mustafa da padişah oldu.
Bu yeni kanun, kardeş katlini önlemesi açısından Osmanlı tarihinde büyük bir öneme sahiptir. Kardeş katliyin önlemeg açısıdan, Osmanlı tarihide, büyük öneme sahib ér mun yeni kanun.
[...] [...]
I. Ahmed
14. Osmanlı Padişahı
Doğum: 18 Nisan 1590, Manisa
Hüküm süresi: 22 Aralık 1603 - 22 Kasım 1617
Ölüm: 22 Kasım 1617 (27 yaşında), İstanbul
Defin: Sultanahmet Camii, İstanbul
I. Ahmed
14. Osmanlı Padişahı
Togum: 18 Nisan 1590, Manisa
Buyurgu süresi: 22 Aralık 1603 - 22 Kasım 1617
Ölüm: 22 Kasım 1617 (27 yaşta), İstanbul
Kömülmeg: Sultanahmet Camii, İstanbul
“tr.wikipedia.org”dan alıntı
Türkçe-21 Biçimi: — Konuk Yazar 6 —

EK BİLGİ - ALINTI 1

KARDEŞ KATLİ MESELESİ – 1
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

KARDEŞ KATLİ MESELESİ VE OSMANLI KANUNNÂMELERİYLE ALÂKALI BAZI İTİRAZLARA CEVAPLAR

[...]

II. Kardeş Katli Meselesi ve Fatih Kanunnamesine Yapılan İtirazlar

[...] “Osmanlı Kanunnâmeleri” adlı kitabımızın I. Cildinde, Fâtih devrinde hazırlanmış 75 kanunnâmeyi neşretmiş bulunuyoruz. Bu 75 kanunnameden 74’ünün Fâtih’e ait olduğunda, ne bir şüphe ve ne de bir tartışma söz konusu değildir. [...]

Kanunnâmenin ihtilâfa yol açan ve farklı fikirlerin doğmasına sebep olan asıl maddesi ise, kardeş katli meselesi ile alâkalı şu maddedir: “Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katletmek münâsibdir. Ekseri ulemâ dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar”. [...]

1. Kanunnâmenin Sıhhat Derecesi Nedir?

[...] bu kanunnâmenin sıhhati tartışmalıdır. Sıhhati konusundaki fikirleri, üç gruba ayırmak mümkündür:

Birincisi, [...] bu kanunnamenin tamamının uydurma olduğu görüşüdür. [...]

İkincisi, [...] Kanunnâmenin bir kısmının sonradan yazılıp Fâtih’e izafe edildiği şeklinde özetlenebilecek olan görüştür. [...]

Üçüncüsü ise, Fâtih’e isnad edilen Kanunâme’nin sıhhatini kabul eden ve metnin inkârı yerine maddedeki meselelerin şer’i tahlilinin yapılmasına taraf olan görüştür. [...]

Netice olarak, eldeki belgeler, Fâtih’e ait bu kanunnâmenin sıhhati lehindeki görüşleri teyid etmektedir. O halde, kanunnâmenin varlığını inkâr etmek yerine, onun dayandığı şer’î esas ve hükümleri izah etmek, bizlere düşen en büyük vazife olacaktır. [...]

2- Kardeş Katli Meselesinin Şer’î Dayanağı Var mıdır?

Bu sorunun cevabı, ilgili maddenin de izahı demektir. Önce İslâm hukukundaki suç ve cezaları görelim: Bilindiği gibi İslâm hukukunda, üç çeşit suç ve ceza vardır:

a) Had suç ve cezalarıdır. Hırsızlık (hadd-i şirb), yol kesmek (kat’-ı tarik), zina (hadd-i zina), dinden dönmek (irtidâd) ve devlete isyan (bağy) [...]

b) Şahsa karşı işlenen cinâyet suçlarıdır [...]

c) Tazir suç ve cezalarıdır [...]

Bağy Suçunun Tatbiki Sonucu Kardeşlerin Katledilme Meselesi

Kardeş katli meselesinin birinci şer’î dayanağı, her hukuk nizamında bulunan devlete isyan suçudur. Biraz önce açıkladığımız gibi, devlete isyan suçu, İslâm hukukunda, had suç ve cezaları arasında yer alan bağy adı altında düzenlenmiş ve unsurları tahakkuk ettiği takdirde idam cezası ile cezalandırılmıştır. Bağy suçunun unsurları, devlete (imama, sultana) karşı ayaklanmak, kuvvet kullanarak iktidarı ele geçirmeyi amaçlamak (muğalebe) ve açık bir isyan kasdı içinde bulunmaktır. [...]

İsyan eden Padişahın kardeşi de olsa, şer’î hüküm değişmeyecektir. Meselâ Yavuz Sultan Selim’in, birisi Şi’îlerle ve bir diğeri de eşkiya ile ittifak ederek Devlete isyan eden ve bağy suçunda aranan şartlara uygun bir şekilde bu suçu işleyen kardeşlerine karşı olan tutumu, tamamen şer’îdir. Fâtih’in kanun maddesindeki kardeş katlinin birinci grubunu, bu tip hâdiseler teşkil etmektedir.

Ancak nazariyat bu olmakla beraber ve söz konusu madde bu şekilde tefsir edilebilmekle birlikte, tatbikat, her zaman nazariyatı takip etmemiş, kanuna rağmen, şartlar teşekkül etmeden idamlar verilmiştir. Beşikteki bir bebeğin öldürülmesini, elbette ki müdafaa etmek yahut buna uyuyor demek de mümkün değildir. Ancak Fâtih, kanunnâmesinde böyle bir durumu da emretmemektedir.

Osmanlı tarihindeki kardeş katilleri ve idamların yarıya yakının, bir had cezası olan bağy suçuna sokulduğunu verilen fetvalardan anlıyoruz. Ancak şunu da hatırlatmak istiyoruz ki, bazen bağy denilen had suçunun şartları teşekkül etmediği halde, araya giren jurnalcilerin ve yalancı şahitlerin beyanıyla, Şeyhülislâmlardan bağy suçu imiş gibi fetva alındığı da görülmüştür. Kanunî’nin oğlu Şehzade Mustafa hakkındaki fetvalar buna misal teşkil etmektedir. [...]

Netice olarak bağy suçunu işleyen Padişahın kardeşi de olsa, eğer unsurları tahakkuk etmişse, gereken cezayı vermek, elbette ki şer’îdir. Ancak İslâm hukukunun hükümlerine aykırı olarak, şunun-bunun tahrikiyle unsurları tam teşekkül etmeden insanları dünyevî saltanat uğruna idam etmek, elbette ki şer’î değildir. Aksini kim iddia edebilir ki? [...]

osmanli.org.tr/kardes-katli-meselesi-1

# Ben (Konuk Yazar 6), yanlış anlamadı män ése; Akgündüz, monca timiş:

• Mon söz, Fatih’e ait er: “Ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katletmek münâsibdir. Ekseri ulemâ dahi tecviz etmiştir. Anınla âmil olalar.”

• İslam Hukuku’ya köre, devlete silahlı isyanıŋ ceza, idam ér. O halde, Fatih’iŋ ol söz, İslam Hukuku’ya uygun ér.

• Fatih’iŋ ol söz, sadece monlara yönelik ér; devlete silahlı isyan başlattı turumdakı şehzadeler.

• Fakat Fatih’iŋ ol söz, yanlış anlayılmış ve yanlış uygulayılmış. Bu yüzden, silahlı isyana kalkışmamış şehzadeler de öldürülmüş; silahlı isyana kalkışamaz turumdakı şehzadeler de öldürülmüş. Munca öldürüşler, İslam Hukuku’ya uygun émez [şer’î émez yani şeriata uygun émez].
EK BİLGİ - ALINTI 2

OSMANLI HUKUKUNDA ŞEHZÂDE KATLİ
Ekrem Buğra EKİNCİ - Prof. Dr. Marmara Ü. Hukuk F. Hukuk Tarihi

[...] “Nizâm-ı âlem”

Sultan Fatih Kanunnâmesi’ndeki meşhur maddede geçen “nizâm-ı âlem” ifadesi, ammenin, yani cemiyetin çoğunluğunun menfaati mânâsına gelmektedir.

Nizâm-ı âlem, yani dünyanın düzeni ammenin menfaati ile kâimdir. İslâm siyaset telâkkisinde, devletin misyonu i’lâ-yı kelimetullahtır. Bu da İslâmiyetin yayılması demektir. İslâm hukuku, bu misyonu akâmete uğratacak her şeyi bertaraf etmeyi tabiî ve meşru görmüştür.

Avusturya elçisi Busbecq, İslâmiyet’in Osmanlı hanedanı sayesinde ayakta olduğunu, hanedan yıkılırsa dinin de yıkılacağını, din ve devletin selâmetinin evlâddan daha mühim görüldüğünü söylemektedir. Kardeş katli politik bakımdan doğru bir müessese olarak görülebilir. Acaba buna hukuken mesnet teşkil edecek esaslar yok mudur?

Bir kere bu idamlar Sultan Fatih’in Teşkilât Kanunnâmesi’ne göre cereyan etmiştir. Dolayısıyla şeklî/pozitif hukuka göre meşrudur. Peki bu kanunnâme, Osmanlı hukukuna hâkim olan şer’î esaslara uygun mudur?

Olmadığı kanaatini taşıyanlar vardır. Bunlara göre Sultan Fatih’in Kanunnâmesi bir örfî hukuk metnidir. Kardeş katli de tamamen örfî hukuktan kaynaklanan bir müessesedir.

İleride suç işleyebileceği endişesiyle bir kişiye ceza vermek İslâm hukuku prensiplerine aykırıdır. Gerçekten İslâm hukukunda kanunsuz suç ve ceza olmayacağı gibi, ileride suç işlemesi ihtimaline binaen kimseye ceza verilemez.

Ne var ki örfî hukuk, İslâm hukukunun, yani şer’î hukukun hüküm koymadığı ve hüküm koyma salâhiyetini devlet başkanına tanıdığı sahalarda söz konusudur ve şer’î hukuka aykırı olamaz. Meşruluğunu şer’î hukuktan aldığı için ondan ayrı bir hukuk da sayılamaz.

İslâm hukuku, hükümdara bir takım suçlar ihdas edebilme ve bunlara cezalar koyabilme salâhiyetini tanımıştır. Buna ta’zir denir. Padişah bir kimseyi bu çerçevede cezalandırabilirdi ve bu İslâm hukukuna aykırı değildir. Siyaseten katl, yani devlet başkanının, devletin birliği ve milletin dirliği için yaşaması zararlı görülen kimseleri öldürtmesi de ta’zir cezalarındandır.

Bütün monarşilerde olduğu gibi, İslâm hukukuna göre de devlet başkanı yani padişah, yargı gücünü elinde tutardı. Bir başka deyişle padişah başhâkim mevkiindeydi. Kâdılar, ona vekâleten dâvâ dinler ve onun nâmına hüküm verirdi. Böyle olunca padişahın dâvâ dinleyip, gerekirse suçluları cezalandırması, hatta idamına hükmetmesi mümkün ve meşru idi.

Şer’î hukuk, meselâ, hırsızlık, gasp ve adam öldürmeyi âdet haline getirenler, halktan kanunsuz vergi ve haraç toplayanlar, livata yapanlar, sapkın görüşlerin propagandasını yapanlar ve hükümete karşı ayaklananların öldürülebileceğini söyler. [...]

Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (pdf)

# Okuyuculara kolaylık olsun tiyin, yukarıdakı paragraf tüzenide közderdi män.
# Araştır; “örfî hukuk”.
# Alıntı’lardakı körüşler, olarıŋ yazarlara ait ér. Okurlara ek bilgi olsun tiyin, aktardı män. Mun konu(lar)a, farklı bakış açıları yapmış yazarlar da var olabilir.

# “Her kanun, hukuka uygun oldu” tiye bir olgu yok. Dünya üzerideki kimi kanunlar, hukuk(lar)a aykırı oldu édi lär kük. (Yahudi Hukuku, Katolik-Hıristiyan Hukuku, Protestan-Hıristiyan Hukuku, Sünnî-İslam Hukuku veya Sünnî Şeriat, Şiî-İslam Hukuku veya Şiî Şeriat, Roma Hukuku, Bilimsel Hukuk, vs.)

# Mun yazıda, hatalar-yanlışlar var olabilir. Konuların, çeşitli kaynaklardan araştır. Fakat dikkatli ol! Munca yazılar, sendeki “aile kavramı”yın biraz zedeleyebilir. Munca yazılardan kötü etkilenmegden sakın!

# Mun yazı, herhängi bir hakaret içerir olarak anlaşılamaz ve munca yorumlayılamaz.

— Konuk Yazar 6 —