balkondaki çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
balkondaki çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

03 Haziran 2024

FIKRALAR

akbabayı ürkütmek, akıl hastanesi, albay binbaşı yüzbaşı teğmen başçavuş askerler, Andrea Doria, atsineği at sineği, canlı yayın, cennet cehennem, çanta, detektör dedektör, deve kuşu, doğum kontrolü, gemi, horoz, iki kere iki, iş aramak bulmak, kahverengi pantolon, katalog, katır at eşek, kırmızı gömlek, köpek, kulaktan kulağa, kurt köpeği, kurt, kuş yemi, kürenin hacmi, küvet tıpası, Nasrettin hoca, orucu bozan şeyler, oruç, Osmanlı donanması, ramazan topu, ruh hastalıkları, savaş gemisi, tatil planı, tavuk, ticarette taktik, tilki, Timur Timurlenk, üniversite mezunu, Venedik donanması, yatak, yavru tavşan

[UYGULAMAG YAZISI] FIKRALAR

FIKRALAR
DEDEKTÖR

Adam, uçaka bincek émiş. Kendiyiŋ eldeki kocaman çanta birge dedektörden keçmiş. Dedektör sinyal vermiş. Körevli sormuş:

- Çantada ne var?
- Kuş yemi...

Körevli, adama, “tekrar keç” timiş. Dedektör yine ötmüş. Körevli sinirlenmiş; “çantayın aç” timiş. Çanta, tegerli kol saatleri ile tam tolu émiş. Körevli, munun körünce çok sinirlenmiş:

- Häni kuş yemi var édi!
- Munların yisinler tiyin, olarıŋ önlere koyyur män; begenir lär begenmez lär, bilemez män.

CENNET TOLUP TAŞMIŞ

Timur, Nasreddin Hoca’ya sormuş:

- Hoca! Ölünce män cennete mi cehenneme mi kitçek män ärinç; söyle bakaym?
- Cehenneme kitçek sän ärinç.

Timur’uŋ sakallar sinirden titremiş. Turumun kören Hoca, monca timiş:

- Kızma canım! Cennet, öldürttü sän suçsuz kişilerden, tolup taşmış kük. Ol kalabalıkta, rahat etemez sän ärinç! [Kızma canım! Suçsuz çok kişi öldürttü sän. Cennet, olardan tolup taşmış kük. Ol kalabalıkta, rahat etemez sän ärinç!]

EBRU BALKONDA!

Tatil künü, karı-koca, biraz da yatak odasıya keçmege karar vermiş. Ama yedi yaştakı oglan, evde émiş.

Äniŋ baba, oglana monca timiş:

- Beniŋ ogul, hadi biraz sokaka çık!
- Bene ne, bene ne!
- Öyle ése seniŋ ana ile ben, biziŋ özüŋ odaya keçelim; sen de balkona çık. Çevrede olup bitenin, yüksek sesli söyle bize.
- İyi, tamam.

Afacan, canlı yayına başlamış:
- Biziŋ siteyiŋ önde araba turdu. Şaziye Teyze, bakkala kirdi.

Kısa sessizlikten sonra devam etmiş:
- Biziŋ yan komşu Cemil Amca ile äniŋ karı Burçin Teyze, yatak odasıda sevişyir lär.

Yataktakılar şok! Afacan devam etmiş:

- Olarıŋ küçük kız Ebru ymä balkonda tikilyir.

GERÇEK AKIL

Adam, akıl hastanesiyin ziyaret eter kän sormuş:
- Herhängi insan, akıl hastanesiye yatmalı mı yatmamalı mı, nasıl belirleyir séz?

Doktor, monca timiş:
- Neŋ küvetin su ile tolduryur méz. Sonra hastaya üç adet nesne veryir méz; kaşık, fincan, kova. Sonra da ol kişiye soryur méz; “küvetin nemen boşaltmagın seçyir sän” tiye. Siz, ne yapar édi séz peki?

Adam, monca timiş:
- Ooo anladı män! Normal insan, kovayın tercih eter. Çünkü kova, kaşıktan da fincandan da büyük!
- Yo! Normal insan, küvetiŋ tıpayın çeker.

ÜNİVERSİTEDE OKUDU MÄN

Üniversiteyin yeni bitiren kenç, iş bulmuş. İlk iş künü, äniŋ patron monca timiş:

- Hey sen! Al şu bezin, yerlerin sil!
- Ama beyefendi ben, üniversitede okudu män...
- Haaa o zaman başka. Ver bezin, nasıl yapçak sän, közdereym. [Ver bezin, nasıl yapılır, közdereym.]

TOPUŊ HACİM

Matematikçiye, fizikçiye, mühendise; kırmızı birer top vermiş lär; “munlarıŋ hacimlerin nasıl bulcak séz” tiye sormuş lär.

Matematikçi timiş:
- Mezura ilen munuŋ etrafın ölçer män, formül ilen yarıçapın hesaplar män, sonra...

Fizikçi timiş:
- Topun suya batırır män, yer tegiştiren suyuŋ hacimin ölçer män, sonra...

Mühendis timiş:
- Bene kırmızı toplar kataloguyun buluŋ!

ÖNLEM

Kenç hemşire, çocuk hastalıkları servisiye yeni tayin olup kelmiş. Servis şefi doktor, kenç hemşireye sormuş:

- Çocuk sever mi séz?
- Sever män doktor bey, yine de önlem alsa méz daha iyi olur. [-sadece fıkra-]

AKBABA

Çiftçi, pazara kitmiş; kendiyiŋ tavuklar için “iyi horoz” almak için. Pazarcı, kendiyiŋ horozlardan biriyin közdermiş, “ister séz her şeyin bu horoz yapar!” timiş. Azgın mı azgın ol horozun satmış çiftçiye.

Adam, çiftlike tönmüş; horozun kümese koymuş. Hemen tavuklarıŋ tüyler uçuşmuş, gıdaklamaglar başlamış. Çiftçi, çok memnun ér émiş.

Ertesi kün, horozun bahçede yatar körmüş; ayaklar havada, til tışarıda émiş ymä äniŋ tepede bir akbaba uçyur émiş ymä.

Çiftçi, kendi kendiye söylenmiş; “Tüh! Ölmüş. Keşke o kadar azgın émese édi”. Kän horoz, kendiyiŋ bir közün hafif açmış, çiftçiye kısık sesli çıkışmış:

- Ssst! Kit buradan! Akbabayın ürkütçek sän!

BAŞÇAVUŞ ALBAYIN TUTUKLACAK ÉMİŞ

Albay, Binbaşıya timiş:
- Yarın, küneş tutulmagı olcak. Mun, her zaman körülen neme émez. Erlerin talim elbiseleri ile talim meydanıya keldiriŋ, mun olayın körsünler. Ben de orada bulunup olara kerekli bilgiyin vercek män. Ama yagmur yagar écek ése, neŋ neme köremez écek méz tabi. O zaman erlerin, üstü kapalı talimgâha kötürcek écek sän!

Binbaşı, Yüzbaşıya timiş:
- Albayıŋ emir ilen, yarın sabah saat tokuzda, küneş tutulcak. Mun her zaman körülen olay tügül. Hava kapalı olur ése, neŋ neme körülemez écek. Mun turumda tutulmag, kapalı talimgâhda, kerekli talim elbisesi ile yapılcak.

Yüzbaşı, Tegmene timiş:
- Albayıŋ emir ilen, yarın sabah tokuzda, talim elbisesi ile, küneş tutulmagıyıŋ açılış merasimi yapılcak. Pek körülen olay tügül ama yagmur yagar écek kük. Yagmur yagar écek ése, Albay, kapalı talimgâhda kerekli bilgiyin vercek.

Tegmen, Başçavuşa timiş:
- Yarın sabah tokuzda, hava küzel olur ése, talim kıyafeti ile Albay tutulcak. Kapalı talimgâhda yagmur yagar écek ése alayıŋ meydanda manevra yapılcak. Çünkü mun, her zaman körülen olay tügül ér.

Basçavuş, askerlere timiş:
- Yarın sabah saat tokuzda, kapalı talimgâhda, Albayın tutçak méz. Sabah, takım teçhizatlı, hepten hazır oluŋ.

En sonda askerler, kendileriŋ arada monca timiş:
- Yarın sabah biziŋ Başçavuş, Albayın tutuklacak émiş!

YAVRU TAVŞAN

Yavru tavşan, ilk kez kendiyiŋ yuvadan  çıkıp ormanda tolaşmaga başlamış. Neŋ hayvana rastlamış.

- Merhaba, ben tavşan, sen kim?
- Ben katır.
- Nemen azuca?
- Beniŋ ana eşek, beniŋ baba at.

Tavşan, yola devam etmiş.

- Merhaba, ben tavşan, sen kim?
- Ben kurt köpeki.
- Nemen azuca?
- Beniŋ ana köpek, beniŋ baba kurt.

Tavşan, yola devam etmiş.

- Merhaba ben tavşan, sen kim?
- Ben teve kuşu.
- Vay be!

Tavşan yola devam etmiş, o arada äniŋ kulaka neŋ neme konmuş:

- Tavşan män, kim sän?
- At sineki män.
- Oha!

ANDREA DORIA

Osmanlı tonanmagı ile Venedik tonanmagı arasıda, savaş çıkmış. Venedik tonanmagı komutanı, Andrea Doria émiş.

Osmanlı tonanmagı yaklaşyır émiş. Közcü, munun algılayınca hemen Andrea Doria’ya haber vermiş:
- Ooosmaaanlı yaaaklaaaşyııır!!!

Andrea Doria sormuş:
- Kaç kemi var?

Közcü, bagırmış:
- Ooon-yiiirmiii kadaaar!

Komutan, hemen emir eriyin çagırıp timiş:
- Ogul! Bene hemen beniŋ kırmızı gömlekin ketir!

Emir eri, şaşırmış:
- Nege beniŋ komutan?

Andrea Doria, timiş:
- Savaşır méz kän yaralancak méz. Kan izi belli olmasın da askerleriŋ cesaret kırılmasın tiyin.

Bu arada közcüden yine ses kelmiş:
- Beniŋ efendiii! Eeelli kadaaar oooldu lääär!

Andrea Doria heyecanlanmış. Emir eriye yine seslenmiş:
- Ogul! Gömlekin boşver! Bene, beniŋ kahverenk pantolonun ketir!

BİR KAYSERİLİ

- Ula Kayserili, iki kere iki?
- Alır kän mi satar kän mi?

HIRİSTİYAN İLE YAHUDİ

Büyük neŋ kilise... Äniŋ iç tış, tıklım tıklım tolu... Kiliseyiŋ kapıda iki adam... Olarıŋ boyunlarda kocaman birer levha asılı... Biriyiŋkide mon yazyır; “Koyu Hristiyan män, lütfen yardım etiŋ”. Ötekiyiŋkide “Yahudi män” yazyır.

Kiliseden çıkanlar, kendiyin Hıristiyan belirtene, bolca neŋ nemeler veryir; ötekiye yok.

Kiliseden çıkan iyi niyetli biri, ötekiye yaklaşıp timiş:
- Binlerce Hıristiyan, kiliseden çıkyır. Kän “Yahudi män” tiye munca açıkça ifade etmeg togru émez. Bak, neŋ kişi, sene para vermeyir. Sen de şu Hıristiyan kibi...

Adam, sözün bitirmedi kän öteki, berikiye seslenmiş:
- Heeey Solomon! Herife bak! Bize ticaret ögretyir!

RAMAZAN TOPU

Tilki, ormanda tolaşyır émiş. Kän neŋ agaça asılmış bir parça et körmüş. Etin incelemiş, etiŋ araya kizleyilmiş bomba körmüş. Ete hiç tokunmamış, biraz öteye kitip uzanmış, beklemege başlamış.

Biraz sonra Kurt, çıka kelmiş; Tilki’ye sormuş:
- Etin körmedi mi sän?
- Oruçlu män.
- Ben yiyeym o zaman?
- Yi! Afiyet olsun!

Kurt, etin ısırır ısırmaz bomba patlamış. Agır yaralı olarak, on metre ileriye tüşmüş, kurt.

Tilki, kendi uzandı yerden kalkmış, etiŋ yana kelip yimege başlamış.

Kurt, tayanamamış; kendiyiŋ başın küçün kalkırıp sormuş:
- Häni oruçlu ér édi sän?
- Top patladı ya!
Türkçe-21 Biçimi: Türkçe-21 Sitesi