dilin sınıfsal niteliği tezi yanlıştır, lehçeler jargonlar dil sayılabilir mi, lehçeler ve jargonlar dilin dallarıdır, lehçeler ve jargonlar ulusal dilin yerine geçemezler, lehçeler yerel ağızlar şiveler, salon ağızları, sınıf dili, sınıfsal lehçe jargon, ulusal dil
[UYGULAMAG YAZISI] TILIŊ SINIFSAL NİTELİK TEZİTILIŊ “SINIFSAL NİTELİK” TEZİ, YANLIŞ ÉR
İSTANBUL AGIZI BİÇİMİ |
TÜRKÇE-21 BİÇİMİ |
SORU: Dilin, her zaman bir sınıf niteliği bulunduğu ve bunu koruduğu, toplum için ortak ve birtek dil olmadığı, sınıf niteliği bulunmayan ve bütün halkın dili olacak bir dil olamayacağı doğru mudur? | SORU: Her zaman, tılıŋ sınıf niteliki bulunur. Ve munun korur. Toplum için ortak ve tek tıl olmaz. Sınıf niteliki bulunmayan ve bütün halkıŋ olcak tıl, var olamaz écek. Mun, togru mu? |
YANIT: Hayır, yanlıştır. |
YANIT: Yo, yanlış. [Yo, yanlış än. Yo, yanlış ér. Yo, yanlış ér än.] |
Sınıfsız bir toplumda bir sınıf dilinin söz konusu olamayacağını anlamak güç değildir. |
Sınıfsız toplumda, sınıf tılı söz konusu olamaz; munun anlamak küç
tügül. [Sınıfsız toplumda, sınıf tılıdan söz etilemez; munun anlamak küç tügül.] |
İlkel topluluk düzeninde, klanlar düzeninde sınıf bilinmiyordu, sonuç olarak da sınıf dili olamazdı; onlarda dil, ortaklığın tümü için ortak, tek idi. | İlkel topluluk tüzenide, klanlar tüzenide; sınıf bililmeyir édi. Sonuç olarak da sınıf tılı olamaz édi; olarda tıl, tüm ortaklık için ortak, tek édi. |
Sınıf derken, bütün insan topluluklarının anlaşılması gerektiği, ilkel topluluğun buna dâhil olduğu itirazı, bir itiraz değil, yanıtlamaya değmeyen bir sözcük oyunudur. |
“Sınıf tiyilir kän, bütün insan toplulukları anlaşılmag kerek ér,
ilkel topluluk da sınıf ér” itirazı kelebilir. Fakat mun, itiraz
tügül, yanıtlamaga tegmeyen sözcük oyunu ér. [İtiraz tügül, yanıtlamaga tegmeyen sözcük oyunu ér nen “Sınıf tiyilir kän bütün insan toplulukları anlaşılmag kerek ér, ilkel topluluk da sınıf ér.”] |
Bundan sonraki gelişmeye gelince, klan dillerinden boy dillerine kadar, boy dillerinden ulusal-topluluk (milliyet) dillerine kadar ve ulusal-topluluk dillerinden ulusal dillere kadar - her yerde, gelişmenin bütün aşamalarında, toplum içinde insanlar arasındaki iletişim aracı olarak dil, toplum için ortak ve birtekti, toplum üyelerine, toplumsal durumlarından bağımsız olarak, aynı biçimde hizmet ediyordu. [...] | Mundan sonrakı kelişmege bakalım. Klan tıllarıdan boy tılları kelişti. Boy tıllarıdan ulusal-topluluk (milliyet) tılları kelişti. Ulusal-topluluk tıllarıdan da ulusal tıllar kelişti. Kelişmegiŋ bütün aşamaglarda, her yerde, turum mon édi: Tıl, toplum içide, insanlar arasıdakı iletişim araçı oldu. Toplum için ortak ve tek édi. Toplumuŋ üyelere, aynı biçimde hizmet etyir édi, olarıŋ toplumsal turumlardan bagımsız olarak. [...] |
Kuşkusuz, buna paralel olarak lehçeler, yerel şiveler bulunmaktaydı; ama boyun ya da ulusal-topluluğun birtek ve ortak dili, bu şivelere üstün geliyor ve bunları buyruğu altına alıyordu. |
Kuşkusuz, muna paralel olarak lehceler, yerel şiveler bulunmakta édi.
Ama boyuŋ ya da ulusal-toplulukuŋ tek ve ortak tıl, mun şivelere üstün
kelyir édi. Ve munların, buyruk altıya alyır édi.
[buyruk alt-ı-ya] |
Sonraları, kapitalizmin doğuşuyla, feodal bölünmenin tasfiyesi ile ve ulusal bir pazarın kurulmasıyla ulusal-topluluklar, ulus olarak ve ulusal-topluluk dilleri de ulusal diller olarak gelişti. | Sonra kapitalizm togdu, feodal bölünmeg tasfiye oldu, ulusal pazarlar kuruldu. Böylece ulusal topluluklar, ulus olarak kelişti. Ve ulusal topluluk tılları da ulusal tıllar olarak kelişti. |
Tarih, bize, ulusal bir dilin, bir sınıfın dili olmadığını, ama halkın tümünün ortak bir dili, ulusun üyelerinin ortak ve ulus için birtek dili olduğunu göstermektedir. |
Tarih, bize közderyir nen ulusal neŋ tıl, neŋ sınıfıŋ tıl émez; tüm
halkıŋ ortak tıl ér; ulusuŋ üyeleriŋ ortak tıl ér ve ulus için tek tıl
ér. [Ulusal neŋ tıl, neŋ sınıfıŋ tıl émez; tüm halkıŋ ortak tıl ér; ulusuŋ üyeleriŋ ortak tıl ér ve ulus için tek tıl ér. Tarih, bize munun közderyir.] |
Yukarda dedik ki, toplum içinde insanlar arasında iletişim aracı olarak dil, toplumun bütün sınıflarına eşit olarak hizmet eder ve bu bakımdan sınıflara karşı, bir bakıma, ilgisiz kalır. | Yukarıda monca tidi méz; “Tıl, toplum içide, insanlar arasıda iletişim araçı olur; toplumuŋ bütün sınıflara eşit olarak hizmet eter. Mun bakımdan, sınıflara karşı ilgisiz kalır.” |
Ancak insanlar, değişik toplumsal gruplar ve sınıflar, dile karşı ilgisiz değillerdir. | Ancak insanlar, tegişik toplumsal gruplar ve sınıflar, tıla karşı ilgisiz tügül lär. |
Dili kendi çıkarları yönünden kullanmaya, ona kendi özel sözcük hazinelerini, özel deyimlerini, özel terimlerini zorla kabul ettirmeye bakarlar. |
Kendileriŋ çıkarlarıŋ yönden, tılın kullanmaga çalışır lär. Kendileriŋ
özel sözcük hazinesiyin ymä özel tiyimlerin ymä özel terimlerin ymä
änä zoran kabul ettirmege yönelir lär. |
Bu bakımdan, halktan kopmuş bulunan ve ona karşı kin duyan varlıklı sınıfların üst katmanları: soylu aristokrasi ve burjuvazinin üst katmanları özellikle sivrilmektedirler. |
Mun bakımdan, monlar özelleyi sivrilir; halktan kopmuş bulunan ve änä
karşı kin tuyan varlıklı sınıflarıŋ üst katmanlar; yani soylu
aristokrasi ve burjuvaziyiŋ üst katmanlar. [Mun bakımdan, soylu aristokrasi ve burjuvaziyiŋ üst katmanlar, özelleyi sivrilir. Munlar, halktan kopmuş bulunan ve änä karşı kin tuyan varlıklı sınıflarıŋ üst katmanlar ér.] |
“Sınıfsal” lehçeler, jargonlar, salon “ağızları” oluşmaktadır. | “Sınıfsal” lehceler, jargonlar, salon “agızları” oluşmakta ér. |
Edebiyatta bu lehçeler ve jargonlar, çoğu kez yanlış olarak, “proleter dili”ne, “köylü dili”ne karşıt olarak, “soylu dili”, “burjuva dili” diye adlandırılırlar. | Edebiyatta mun lehceler ve jargonlar, çok kez yanlış adlayılır. Ve “proleter tılı”ya, “köylü tılı”ya karşıt olarak; “soylu tılı”, “burjuva tılı” tiye adlayılır lär. |
Bu nedenledir ki, ne kadar garip görünürse görünsün, bazı yoldaşlarımız, ulusal dilin bir hayal olduğu, gerçekte sınıf dillerinin var olduğu sonucuna varıyorlar. | Mundun, garip körünse de, biziŋ bazı yoldaşlar mon sonuça varyır; “ulusal tıl, hayal ér; gerçekte sınıf tılları var.” |
Bu sonuca varmaktan daha hatalı bir şey olamayacağı kanısındayım. |
Beniŋ kanı mon ér; mun sonuça varmaktan daha hatalı neŋ neme olamaz.
[ne+me: şey] [“Mun sonuça varmaktan daha hatalı neŋ neme olamaz” kanısıda män.] |
Bu lehçelere, jargonlara dil gözüyle bakabilir miyiz? Hayır, bu olanaksızdır. |
Mun lehcelere, jargonlara tıl közü ile bakabilir mi méz? Yo, olanaksız
ér mun. [Mun lehcelere, jargonlara “tıl” tiyebilir mi méz?] |
Önce şundan dolayı olanaksızdır ki, bu lehçelerin, bu jargonların, ne kendilerine özgü gramer sistemi vardır, ne de kendi sözcük hazinesi içeriği - onlar, bunları ulusal dilden aktarmaktadırlar. | Önce mondan tolayı olanaksız ér; mun lehceleriŋ, mun jargonlarıŋ, kendilere özgü gramer sistemleri yok, kendileriŋ sözcük hazinesi içerikleri de yok. Olar, munların ulusal tıldan aktarır lär. |
Sonra şundan dolayı olanaksızdır ki, lehçelerin ve jargonların, şu ya da bu sınıfın üst katmanları arasında dar bir dolaşım alanları vardır ve böylece insanlar arasında, toplumun tümü için iletişim aracı olmaya elverişli değillerdir. |
Sonra mondan tolayı olanaksız ér; lehceleriŋ ve jargonlarıŋ, neŋ
sınıfıŋ üst katmanlar arasıda tar tolaşım alanları var. Mundun,
insanlar arasıda, tüm toplum için iletişim araçı olmaga elverişli
tügül lär. [Sonra mondan tolayı olanaksız ér; lehceler ve jargonlar, neŋ sınıfıŋ üst katmanlar arasıda, tar alanlarda tolaşır.] |
Bunlarda neler bulunur? | Munlarda neler bulunur? |
Bunlarda, aristokrasinin ya da burjuvazinin üst katmanlarının özel zevklerini yansıtan özel bir sözcük seçimi bulunmaktadır; incelikleri ve zariflikleri ile sivrilen bazı anlatım ve söz kuruluşları alınmış, ulusal dildeki “kaba” anlatım ve söz kuruluşları dıştalanmıştır, ensonu, belirli sayıda yabancı sözcük aktarılmıştır. |
Munlarda, özel sözcük seçimleri bulunur. Aristokrasiyiŋ ya da
burjuvaziyiŋ üst katmanlarıŋ özel zevklerin yansıtan sözcükler
seçilmiş ér. İncelik ve zariflik ile sivrilen bazı anlatım ve söz
kuruluşları alılmış ér. Ulusal tıldakı
kaba sayar lär
anlatım ve söz kuruluşları, tışlayılmış ér. En son olarak, belirli sayıda yabancı sözcük
aktarılmış ér. [Ulusal tılda, olar kaba sayar bazı anlatım ve söz kuruluşları var ér, munlar tışlayılmış ér.] [Ulusal tılda, olarcag kaba sayılan bazı anlatım ve] |
Oysa öz bakımından, yani sözcüklerin büyük çoğunluğu ve gramer sistemi, ulusal dilden, halkın tümünün dilinden aktarılmıştır. | Fakat sözcükleriŋ büyük çokunluk ve gramer sistemi, ulusal tıldan aktarılmış ér. Yani öz bakımdan, tüm halkıŋ tıldan aktarımlar olmuş ér. |
Böylece lehçeler ve jargonlar bütün halkın ortak dili olan ulusal dilin dallarıdır, bunların dilbilimi bakımından herhangi bir bağımsızlıkları yoktur ve can çekişmeye mahkûmdurlar. |
Muncalanı, lehceler ve jargonlar; bütün halkıŋ ortak tıl olan ulusal
tılıŋ tallar ér. Tıl bilimi bakımıdan, olarıŋ bagımsızlıklar yok ve
can çekişmege mahkûm lär. [Muncalanı, ulusal tıl, tüm halkıŋ ortak tıl ér. Lehceler ve jargonlar da ulusal tılıŋ tallar ér.] |
Lehçelerin ve jargonların ulusal dilin yerine geçebilecek olan ayrı diller haline gelebileceğini düşünmek, tarihsel görüş açısını yitirmek ve Marksizmin saflarını terk etmek demektir. [...] |
Lehceler ve jargonlar, ulusal tılıŋ yere keçebilcek ayrı tıllar haliye
kelebilir écek tiye tüşünmek mon timek; tarihsel körüş açısıyın
yitirmek ve Marksizm saflarıyın terk etmek. [...] [Tarihsel körüş açısıyın yitirmek ve Marksizm saflarıyın terk etmek timek ér nen Lehceler ve jargonlar, ulusal tılıŋ yere keçebilcek olan ayrı tıllar haliye kelebilcek tiye tüşünmek.] |
Yoldaşlarımızın yanılgısı şuradan gelmektedir ki, kültür ile dil arasındaki farkı görmüyorlar ve kültürün, toplumun gelişmesinin her yeni aşamasında içeriğini değiştirdiğini, dilin ise özü bakımından, birçok dönem süresince, olduğu gibi kaldığını ve aynı ölçüde yeni kültüre de, eskisine de hizmet ettiğini anlayamıyorlar. |
Biziŋ yoldaşlarıŋ yanılgıyıŋ neden mon ér; kültür ile tıl arasıdakı
farkın köremeyir lär. Monun da anlayamayır lär; kültür, toplumuŋ
kelişmegiŋ her yeni aşamagda içerik tegiştirir. Ama tıl, öz bakımdan,
birçok tönem süresince, tegişmeden kalır. Ve yeni kültüre de hizmet
eter, eski kültüre hizmet etti olmag kibi aynı ölçüde. |
Böylece: | Sonuç olarak: |
a) Dil, iletişim aracı olarak toplum için birtek ve toplumun bütün kişileri için ortak bir dil olmuştur ve böyle olmaktadır; |
a) Tıl, iletişim araçı olarak, toplum için tek olmuş édi. Ve toplumuŋ
bütün kişiler için ortak tıl var olmuş édi ve var olyur ér. |
b) Lehçelerin ve jargonların varlığı bütün halk için ortak bir dilin varlığını yalanlamaktansa onu doğrulamaktadır, bunlar dilin dallarını oluştururlar ve ona bağımlıdırlar; | b) Lehceleriŋ ve jargonlarıŋ varlık, bütün halk için ortak tılıŋ varlıkın yalanlamaktan çok, togrular. Lehceler ve jargonlar, tılıŋ talların oluşturur ve tıla bagımlı lär; |
c) Dilin “sınıfsal niteliği” tezi, yanlış, marksist olmayan bir tezdir. |
c) Tılıŋ “sınıfsal nitelik” tezi, yanlış tez ér ve Marksist olmayan
tez ér. [Tıl için “sınıfsal nitelik” tezi, yanlış tez ér ve Marksist olmayan tez ér.] |
JOZEF STALIN | JOZEF STALIN |
“kurtuluscephesi.com” sitesiden alıntı [2010 yılıdan önce] |
Türkçe-21 Biçimi: Türkçe-21 Sitesi |
# aş— → aş—mag → aş—/a/mag
# Marksist olmak veya Marksist olmamak, ayrı bir konu ér. Fakat togru, kimden kelir ése kelsin; togru ér. Ve yanlış, kimden kelir ése kelsin; yanlış ér.
Türkçe-21 Sitesi