02 Haziran 2024

BÜT, BIŞ, BIÇ, BİR, AN, ÖS

anmak anlamak, biçmek bıçmak, bişmek bışmak, bitmek bütmek, kelime analiz, öz kendi ös vadi, sözcük analiz, vermek bermek birmek

TÜRKÇE212 [14] BÜT BIŞ BIÇ BİR AN ÖS

BÜT, BIŞ, BIÇ, BİR, AN, ÖS
[Sözcük Analizleri]
büt—, bit—

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
büt—, püt— (br) bitmek
bütün, büdün, pütüm (br) bütün
bütür— bitirmek
bütürü tamamıyla
bütüt ikmal, tekamül

İstanbul Agızı:
SÖZCÜK ANLAM
bit— tükenmek, sona ermek; bitki, tüy vs çıkıp yetişmek
bitir— tüketmek, sona erdirmek
bitki ağaç, ot, yosun vs genel adı
bitik bitmiş
bitim bitmek işi; son, nihayet, münteha
bütün tam, eksiksiz; parçalanmamış
bütünle— tamamlamak; bütün hale getirmek

Yukarıdakı sözcükler inceleyilince; Türkçe’de hem “bit—” hem “büt—” fiilleri var, yargısıya varılabilir. Ulayı mun sözcüklerin, monca tüzenlemek mümkün olabilir:

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
bit— tükenmek, sona ermek; bitki, tüy vs çıkıp yetişmek
bit-ik bitmiş
bit-im bitmek işi; son, nihayet, münteha
bit-ir— tüketmek, sona erdirmek
bit-ki agaç, ot, yosun vs için kenel ad


büt— tamam olmak, tamamlanmak
büt-ük tamamlanmış, tamam
büt-ün tam, eksiksiz; parçalanmamış
büt-ün-le— bütün hale ketirmek
büt-ür— tamamlamak (tamam oldurmak, tamamlandırmak)
büt-ür-ü tamamı ile, tamamıyla, tamamen
büt-üt tamamlamag; ikmal, tekâmül

Örnekler:
CÜMLE ANLAM
Yemek bitti. Yemek tükendi. (Yemek kalmadı).
Yemek büttü. Yemek tamamlandı. (Yemek hazır).


Para bitti. Para tükendi. (Para kalmadı).
Para büttü. Para tamamlandı. (Kerekli para hazır).

bış—, biş—

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
bış—, biş— olmak, pişmek
bışıg, bisig, psig (br) olgun, pişmiş, sây eden
bışrun—, pisrun— (br) temrin etmek, olgunlaşmak

Yukarıdakı sözcükler inceleyilince; Türkçe’de hem “bış—” hem “biş—” fiilleri var, yargısıya varılabilir. Ulayı mun sözcüklerin monca tüzenlemek mümkün olabilir:

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
bış— olgunlaşmak
bış-(ı)g olgunlaşmış, olgun
bış-ır— olgunlaştırmak
bış-rı— (olgunlaştırmak için) temrin ettirmek, alıştırmag yaptırmak
bış-rı-n— (olgunlaşmak için) temrin etmek, alıştırmag yapmak


biş— bişmek
biş-(i)g bişmiş
biş-ir— bişirmek

Örnekler:
CÜMLE ANLAM
Elmalar bıştı. Elmalar olgunlaştı.
Elmalar bişti. Elmalar fırında/tencerede/ateşte bişti.


Antrenör, sporcuların küneşte bışıryır. ... küneşli havada olgunlaştıryır.
Antrenör, sporcuların küneşte bişiryir. ... küneşli havada küneşe çarptıryır.

bıç—, biç—

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
bıç— kesmek, biçmek
bıçak, biçäk bıçak
bıçgu bıçak, bıçkı
bıçıl— kesilmek, biçilmek

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
bıç— togramak
bıç-ak bıçak
bıç-ıl— tograyılmak
bıç-(ı)g bıçmag, bıçınç (“bıç—” fiiliden togan sonuç)
bıç-kı
tırtırlı bıçak [“bıç—” fiiliyin yapan]
bıç-gaç
el testeresi (?)
bıç-maç motorlu terstere (?)


biç— biçmek
biç-ek makas (?)
biç-il— biçilmek
biç-geç tırpan (?)
biç-meç motorlu tırpan (?)
biç-(e)r tög-(e)r
“biçerdöver”

BIÇ—, TOGRA—: Neŋ şeyin çok yerden kesmek, keserek parçalamak (“havuçun togramak”, “demet maydanozun togramak” kibi).

BİÇ—: Demet halde kesmek (“ekin biçmek” kibi); neŋ şeyin baştan başa kesip ayırmak (“kumaşın biçmek”, “tahtayın biçmek” kibi); belli biçim vererek kesmek (“sunta biçmek” kibi).

# “bıç—” ile “biç—” fiilleri, yakın anlamlı lär ärinç. Mundun, kullanımda net ayırım olmadı édi kük.

# “aç—kaç (anahtar)” (700’lü yıllarda “açkaç”; Türkçe-21’de “aç-/g/aç”).
bir—, ber—

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
bir—, per— (br) vermek, iade etmek
birgin “borcunu” ödeme
birim borç
birt vergi

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
ber—, ver— vermek
ver-gi vergi
ver-i veri
ver-im verim


bir— keri vermek, iade etmek
bir-gi iade
bir-gi-n “borçun” ödemeg
bir-im “keri verilcek” borç
bir-t vergi [kişileriŋ devlete borç]

Örnekler:
CÜMLE ANLAM
İşçiye äniŋ parayın berdi/verdi män. İşçiye äniŋ ücretin ödedi män.
İşçiye äniŋ parayın birdi män. İşçiden aldı édi män parayın, keri verdi män.

an, an—

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
aŋlag akıllı, zeki, anlayışlı
aŋsız pek, büsbütün

İstanbul Agızı:
SÖZCÜK ANLAM
an iki tarla arasındaki sınır; zihin
an (Arapça “a^n”) zamanda en kısa parça
anla— anlamak
anlak zekâ
anlaklı zekî
an— anmak

Bazı Yerel Agızlar:
SÖZCÜK ANLAM
iki tarlayıŋ aradakı sınır
aŋla— anlamak
aŋ— anmak

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
an/aŋ (herhängi iki bölümüŋ aradakı) sınır; iki tarlayıŋ aradakı sınır; iki zaman bölümüyüŋ aradakı sınır
a^n (Arabca)
zamanda en kısa parça
an-la— anlamak (“neŋ şeyiŋ/bilgiyiŋ sınırların zihin ilen çizmek, akıl ilen kuşatmak”)
an-la-g iyi anlayan, anlayışlı, akıllı, zeki
an-la-k zekâ
an-la-k-lı zekâlı, zekî
an-la-k-sız zekâsız, zekâsı kıt
an-sız sınırsız, sınırlamagsız; bek (pek); büsbütün


an—/aŋ— anmak
an-(ı)l zihin, hafıza (“anmak eylemiyiŋ oluşmag yeri”)
an-(ı)l-a— »
an-l-a—
anlamak

# “anla—” fiili, hem “an” isim türü sözcükten, hem “an—” fiil türü sözcükten türetilebilyir. “an—” fiiliden äniŋ türemeg turumuda, asılda “an-(ı)l-a—” olur; baglamag ünlüsü tüşümü ilen “an-l-a—” olur.

# “şu an”: “Keçmiş zaman ile kelcek zamanıŋ aradakı sınır, şimdi.”, “Şu an kitab okuyur män.” [?]
öz, ös

700’lü Yıllar:
SÖZCÜK ANLAM
öz, ös (br) kendi, vücut, hayat, şahıs
öz vadi
özäk küçük vadi
özän ilik
özlüg canlı
özüt can, ruh

Türkçe-21 Tüzenlemegi:
SÖZCÜK ANLAM
öz kendi; hulasa, özüt; can, canlılık; vücut, şahıs
öz-än ilik
öz-lüg canlı
öz-üt can, ruh


ös vadi
ös-äk, ös-ek
küçük vadi

# “tag özü, tagıŋ öz”: tagıŋ iç kısım, vadi, ös (?)
# yul (çay, göl) · yulak (küçük çay)

# “kiginç”, “cevab” anlamıya kelir; acaba munuŋ kök-ek titiklemegi nasıl olur?
# “anun—”: “hazırlanmak”, “anuk”: “hazır, hazırlık” timek ése acaba kök ne, ekler neler?
Kelimeleriŋ 700'lü yıllardakı biçimler:
ESKİ TÜRKÇENİN GRAMERİ, A. VON GABAIN, Çeviren: MEHMET AKALIN, TDK Yayınları, SÖZLÜK bölümü.
Türkçe–21 Sitesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder